Kasım Küçükalp

Kasım Küçükalp

Batı Fikriyatının Asılla İrtibatı

Çağdaş Batı düşüncesinde ortaya konulan tartışmalar dikkate alındığında, Batı fikriyatının asılla olan irtibatı meselesinin son derece belirleyici olduğu söylenebilir. Daha 18. ve 19. yüzyıllardan itibaren Rousseau’nun medeniyet eleştirileri başta olmak

“İnsanlar hep başkalarına karşı savundu kendini. Durmadan doğaya karşı güç kullandı. Sonuç: Güce, şiddete, korkuya ve bağımlılığa dayanan bir uygarlıktan başka bir şey değil. Teknik ilerleme dediğimiz şeyin bize getirdiği

Modern düşüncenin başlangıcından itibaren bilime, bilimsel dünya görüşüne ve insan aklına duyulan katıksız güven içerisinde, bilimsel ve teknolojik gelişmelere paralel olarak, daha müreffeh bir dünyada yaşama imkânına kavuşulacağı düşünülmüş olsa

Başlangıçtan günümüze değin dine dair ortaya konulan tanım veya yaklaşım biçimleri ya felsefenin gölgesinde kalmış ya da modern zamanlarda olduğu üzere içeriklerini, beşeri ve sosyal bilimlerin kurgu mantığının elverdiği ufuk

En genel anlamıyla hümanizm, hakikatin bilinmesinde referans noktası olarak insan aklının merkeze alınmasıdır. Kökenleri itibariyle Antik döneme, Sofistlere kadar geri götürülebilen hümanizm, Protagoras’ın insanın “her şeyin, varolan şeylerin varolduklarının, varolmayan

Son Yazılar

Mecmeu’s–sulûk isimli eserde geçtiği üzere, fıkıh usûlü ve fıkıh ilimleri, dirâyet ilmi olarak da adlandırılır.

Sözlükte, kendisine bir başka şeyin dayandığı şey mânâsına gelir. Başka bir şeyin kendisi üzerine bina

Miladi 19. yüzyıl, yarım kalmış ihya teşebbüsleriyle doludur; bir seyl-i huruşan gibi gelen Batı istilası

el–Munkız, Gazzâlî’nin hem kendi hakikat arayışını, krizini ve hakikate ulaşma sürecini özetlediği hem de yaşadığı

“Bir yöntem olarak Kilise”nin, 14. ve 15. yüzyıllarda vuku bulan nedenlerle çökmesi ertesinde Batı Avrupa’da