Deleuze ve Guattari’nin, Anti–Oedipus: Kapitalizm ve Şizofreni adlı çalışmalarının, gerek geleneksel, teorik ve pratik felsefelerden bir kopuşa veya özgürleşmeye işaret etmesi gerekse çağdaş dünyanın kapitalist yaşam pratiklerinin radikal bir eleştirisini
Dünya, muhtevi olduğu yapısıyla hayatı mümkün kılan bir gezegen olmanın ötesinde, insanın hakikatiyle buluşmasının veya oyunsu tabiatına bağlı olarak hakikatini büsbütün unutmasının varlık–oluşsal zeminidir aynı zamanda. Öyle ki insanın
Çağdaş Batı düşüncesinde ortaya konulan tartışmalar dikkate alındığında, Batı fikriyatının asılla olan irtibatı meselesinin son derece belirleyici olduğu söylenebilir. Daha 18. ve 19. yüzyıllardan itibaren Rousseau’nun medeniyet eleştirileri başta olmak
“İnsanlar hep başkalarına karşı savundu kendini. Durmadan doğaya karşı güç kullandı. Sonuç: Güce, şiddete, korkuya ve bağımlılığa dayanan bir uygarlıktan başka bir şey değil. Teknik ilerleme dediğimiz şeyin bize getirdiği
Modern düşüncenin başlangıcından itibaren bilime, bilimsel dünya görüşüne ve insan aklına duyulan katıksız güven içerisinde, bilimsel ve teknolojik gelişmelere paralel olarak, daha müreffeh bir dünyada yaşama imkânına kavuşulacağı düşünülmüş olsa
Başlangıçtan günümüze değin dine dair ortaya konulan tanım veya yaklaşım biçimleri ya felsefenin gölgesinde kalmış ya da modern zamanlarda olduğu üzere içeriklerini, beşeri ve sosyal bilimlerin kurgu mantığının elverdiği ufuk
En genel anlamıyla hümanizm, hakikatin bilinmesinde referans noktası olarak insan aklının merkeze alınmasıdır. Kökenleri itibariyle Antik döneme, Sofistlere kadar geri götürülebilen hümanizm, Protagoras’ın insanın “her şeyin, varolan şeylerin varolduklarının, varolmayan
Bu kitap, hiç kuşkusuz, bugüne kadar kapitalist zihniyetin doğasını ve gelişmesini açıklamaya çalışan pek çok
Kapitalizm, bir din olarak görülmelidir; yani kapitalizm esas itibarıyla, başından beri dinlerin/din adı verilenlerin cevap
Karl Marx’ın 1867 yılında yayımlanan Kapital: Politik Ekonominin Eleştirisi adlı eseri, düşünce tarihinde kaleme alınmış
Aydınlanma düşüncesi, sırf felsefî bir süreç değildir. Belki de felsefî süreç daha çok, varolagelen pratiğin
Tasavvufun teşekkül sürecini kapsayan ilk birkaç yüzyıl boyunca, ticaret ile ilişki biçimlerini ve benimsedikleri dünya
Copyright © 2023 Teklif Dergisi | Tüm hakları saklıdır.