Üç Tarz–ı Adalet: Türk Siyasî Tarihinde Öteki İlan Edilenin Adalet Talebi: Adalet

Hukuk ve siyaset felsefesinde kanunî olan ile meşru olan arasındaki ilişkinin nasıl kurulacağıyla ilgili çok eski bir tartışma vardır. Yönetimler kanunlara ihtiyaç duyar. Bununla birlikte yapılan her kanun, kendi sınırlarında kanunî olmak durumundadır. Ancak kanun koyucu eski olanın yerine yenisini ilan edebilir. Buradaki ilan etme iradesi güçle ilgili bir duruma işaret eder. Güçlü olan kanunu […]

John Rawls’un Hakkaniyet Olarak Adalet Teorisi: İşleyen Bir Sosyal Sözleşme Bulma Arayışı

John Rawls tarafından 1971 yılında kaleme alınan Bir Adalet Teorisi çağdaş sosyal teoriye damgasını vuran birkaç kitaptan biridir. Bu eser siyaset felsefesinden hukuk ve iktisat teorisine kadar en çok atıf alan, en fazla yorumlanan ve en fazla reddiye yazılan metinlerden birisidir. Ülkemizde geç fark edilse de son 50 yılda yürütülen sosyal, iktisadî ve siyasî tartışmaların […]

Allah’a İtaati Gaye Edinen Bir Eylem Olarak Adalet: Adalet ile İktidar Arasındaki Varoluşsal İlişki Üzerine

Tarih, adaletin ne olduğunu söylemenin ne olmadığını söylemekten daha zor bir şey olduğunu itiraf etmiştir. Çünkü adalet, her ne kadar gerekliliği hakkında mütevatir düzeyde oluşan uzlaşı aracılığıyla belirli asıllara ve gayelere dayalı olarak sosyo-politik ya da ekonomi-politik yaşamın en yetkin biçimlerini ortaya koyan kavramların başında düşünülse de onun belirli bir içeriği, kapsamı ya da tahakkuk […]

Muğnî’den Adalet Üzerine

Bil ki, fâilin hasen olacak şekilde “mefulü” faydalandırdığı veya ona zarar verdiği her fiil, adalet ve hikmet niteliğine sahip olan fiillerdendir.  Ancak bizden bir fâilin bir fayda sağlamak veya bir zararı defetmek için “kendi şahsına” yaptığı fiiller, bu şekilde nitelenemez. Bu nedenle Zeyd’in yemesi, içmesi, işlediği mendup ve vacip fiiller hakkında “adalet” kullanılmaz. Buna karşılık […]

Kitâbu’t-tevhid’den Adalet Bölümü

Asıl olarak zulüm ve erdemsizlik (cevr ve sefeh) kötüdür, adalet ve hikmet ise iyidir. Ancak, tıpkı ilaç içme [örneğinde] zikrettiğim gibi, bir durumda hikmet olan şey bir durumda erdemsizlik, bir durumda zulüm olan şey bir durumda âdil olabilir. Sonra, bir şeylerin yenmesi ve içilmesi, yok edilmesi ve muhafaza edilmesi, ihtiyaçlar yahut cezalar veya hukuk vb. […]

Şehrin ve Ferdiyetin Kuruluş İlkesi: Adalet

Bu yazıda bir kavram olarak adaletin, belirli türlerini de dikkate alarak bir çözümlemesini yapmayacağız. Felsefe-Bilim Tarihi bu çözümlemelerin ayrıntılarıyla doludur. Adaletin tanımı, kim ya da kimler tarafından vazedileceği, ölçütü yani neye göre sağlanacağı vb. konularda da binlerce tartışma mevcuttur. Adaleti, daha çok, şehrin ve ferdiyetin kurucu bir unsuru olarak, hakikat, sıdkıyet ve muhabbet (mahabbet) kavramlarıyla […]

Amaçlarda Uzlaşmanın Bir Yolu Var mı? Kuşatıcı Bir Adalet Anlayışı İçin Gerçekçi Bir Mukaddime

Türkiye’deki hemen her kesimin buluştuğu söylenebilecek tek bir ortak talep var: Adalet. Yarım asrı aşkın bir süredir ülkeye damgasını vuran her siyasî-toplumsal hareket bir şekilde adalet talebiyle öne çıktı, ama bu talebin dindirilebilmiş olduğu yine de söylenemez. Çünkü kimse kimsenin adaletinden memnun değil; birinin adalet saydığı, daima diğerine adaletsizlik olarak görünüyor. Ne Âdil Düzen fikriyatı […]

Alasdair MacIntyre’in Whose Justice? Which Rationality Eseri

Çağdaş ahlâk ve siyaset felsefesinde “liberaller ve cemaatçiler” tartışmasından bahis açıldığında akla gelen ilk isimlerden biri de Alasdair MacIntyre’dır. Kendisine dünya çapında şöhret kazandıran After Virtue (1981) ile birlikte peşi sıra kaleme aldığı Whose Justice? Which Rationality (1988) ve Three Rival Versions of Moral Inquiry (1990) adlı eserleri, 1980’li yıllar boyunca devam eden bu tartışmanın […]

Adalet. Kitâbu’ş-Şifâ, Metafizik’ten

Şimdi deriz ki; bilindiği gibi insan, zorunlu ihtiyaçlarında kendisine yardım edecek bir ortak olmadan işini yürütmeyi üstlenen yalnız bir bireyken geçimini iyi yapamamakla diğer canlılardan ayrılır. O, başka bir hemcinsiyle yeterli hale gelmesi gerektiği gibi, hemcinsinin de onunla ve benzeriyle yeterli hale gelmesi gerekir. Böylece birisi diğeri için buğday üretir, öteki beriki için ekmek yapar, […]

Adâletin Mahiyeti Üzerine

Uylaşımsal adâlete gelince; özel ve genel olmak üzere iki çeşittir. Bunlardan genel olanı, altınla yapılan ticaret gibi bütün insanların üzerinde anlaştığı şeydir. Yeryüzündeki insanların ittifakı tamamen bu yöndedir. Çünkü altın, bütün emek ve işin ölçütü ve tözlerin mutlak vekilidir. Bu, rıza ve uzlaşıyla olursa, rastgele ve şansla değil, aksine uzun bir araştırma (nazar), hayli bir […]