Ahlâk, insanla birlikte tezahür eden; insanoğlunun bir yandan aşina olduğu diğer yandan da onu tanımlamasının çoğunlukla zor olduğu bir hadiseyi seslendirir. Bu hadisenin varlığı, ya iyi ve kötüye dâir kaygılarımızda
Gerçeklik ve Yasa William James, “The Sentiment Of Rationality/Rasyonalite Duygusu” adlı makalesine “Felsefecilerin yerine getirmek zorunda oldukları görev nedir? Ve onlar neden felsefe yaparlar?” sorularıyla başlar. Ona göre felsefeciler, doğanın
Geleneksel dünya ahlâklı olmayı, insanın iyi olma zorunluluğunu fark etmesi ve bunu eylemle ifade etmeyi tercih etmesi olarak tarif ederken, sadece düşünen bireyin aklı biricikleştirmesini değil aynı zamanda metafiziğin ahlâk
Bilgiyi insânî varoluşun bir özelliği hatta insan olmayı gerçekleştirdiğimiz bir hadise olarak nitelendirilebiliriz. Bu husus bilginin üretim yoluyla hem insânîleşme faaliyetini sürdürdüğüne hem de kendi sorularını üreterek bilgi ağını genişleteceğine
Geleneksel dünya ahlâklı olmayı, insanın iyi olma zorunluluğunu fark etmesi ve bunu eylemle ifade etmeyi tercih etmesi olarak tarif ederken, sadece düşünen bireyin aklı biricikleştirmesini değil aynı zamanda metafiziğin ahlâk
“Gelecekle ilgili emin olabileceğimiz tek bir olgu var: Gelecek, kesinlikle inanılmaz olacak.” — Arthur C.
Ahlâk üzerinde düşünürken ilk çağların sadeliğini hasretle anmamak mümkün değildir. O devir, yalnız tabiatın eliyle
Allah sana afiyet versin, bu konuları bilmen ve onların imkânsız olduğunu düşünmemen gerekir. Bakırcının sana
Her çağ kendisine damgasını vuran gelişmesiyle tanımlanır. Teknolojinin bütün biçimiyle kendisini gittikçe daha fazla hissettirdiği
“Geçmişi kenara atmakla insan geleceğe olan inancını kaybetmiştir…” “Din artık halkın afyonu değil afyon (kumar,
“Ölçebildiğini ölç, ölçemediğini ölçülebilir hâle getir!” —Galileo Galilei “Eskiden insanların kulaklarına fısıldardık ve onlar da
Copyright © 2025 Teklif Dergisi | Tüm hakları saklıdır.