Euthyphron Üzerine

Dursun Çiçek

Dursun Çiçek



Filozofların odağında felsefe ve filozofun olduğu bir siyasî yapı düşünmeleri, özellikle hayatları incelendiğinde tabiidir. Yaşadıkları hayat, onların siyasî ve ahlâkî sistemlerini ve düşüncelerini birinci derecede belirlemiştir. Bu yanıyla Platon ve hocası Sokrates, amelî ve ahlâkî felsefenin en önemli öncüleri olarak ortaya çıkar. Onlar; amele yol açacak bilginin derdinde olarak, siyaseti ve dini, ahlakla iç içe ele almışlardır. Çünkü felsefenin ve felsefî bilginin birinci derecede amacı, insanlara bir hayat tarzı sunmalı ve bilgece yaşamın zeminini oluşturmalıdır. 

Ancak bu durum kolay değildir. Bir tarafta mitolojik izleri hâlâ belirgin olan çok-tanrılı Yunan dinleri ve onun tezahürü olan ahlâk; diğer tarafta ise bilgelerin ve filozofların temellendirmeye çalıştığı felsefî ahlâk vardır.

Yaşadığı dönemde içinde yaşadığı şehirlerin ahlâkî olarak bozulmasına ve bu ikili durumdan mustarip olmasına dikkat çeken Platon, akıl ve bilgi düzleminde idealize ettiği filozof kralın yolunu açmaya çalışır. Çünkü şehirleri ve devletleri ancak akıl ve bilgi düzleminde birleşmiş bir filozof kral düzene koyabilir.

Bunun en önemli yolu ise elbette ki ahlâk-din-hukuk-siyaset ilişkisidir. Bunların birbiriyle irtibatı, onun idealize ettiği düzenin de ufkunu oluşturur.

Euthyphron, Platon’un Sokrates üzerinde bilhassa din-ahlâk ilişkisini diğer deyişle dindarlığı temellendirdiği eseridir.

Sokrates, burada da diğer diyaloglarındaki klasik yöntemini uygular. Herkesin en iyi bildiğini zannettiği meseleyi nasıl bilmedikleri gösterir ve çürütme yöntemiyle, bildiği sanılan şeyi bertaraf ederek gerçeğin ne olduğunu ortaya çıkarır. Bir anlamda gerçeğin önüne perde olan sahte gerçeklikleri ortadan kaldırarak gerçeğin görünmesini sağlar. Diyaloga adını veren Euthyphron, bir bakıma bildiğini zanneden, kendisini dindar kabul eden hatta bir kusurundan dolayı da babasını dinsizlikle suçlayan kişidir.




Makalenin devamını okumak için Abone Olun