Senin gûşunda istidâd yok idrâkine yoksa Leb–i cüda kemâl–i sun’ı her berg–i çemen söyler —Nâbi Çark–ı devran döner Bir’in aşkına —Neşet Ertaş Varlığın ve varoluşun, eşya ve hadiselerin Nebi merkezli
Son yüz yıldır tüm insanlığın şahit olduğu Batı eksenli askerî, siyasî ve kültürel emperyalizmin Batı düşüncesinin ve medeniyetinin bir uzantısı olup olmadığı, Aydınlanma değerleri ile uygulamalar arasında bir çelişkinin bulunup
Rönesans–Aydınlanma sürecinde sırf düşünce tarihi değil; dünya ve insanlık tarihi de yeniden yazıldı. Avrupa ve Avrupalı insan, hayatın merkezi oldu. Bir başka deyişle yer merkezli evren görüşünden güneş merkezli evren
Medeniyet, iki yüz yıldır düşünce dünyamızın belirleyici kavramlarından biri. Modernleşme ve Batılılaşma sürecimizde, Batıcısından İslamcısına herkesin içselleştirdiği, benimsediği ve üzerinde konuştuğu bir kavram. Modern süreçte Batı toplumu için anahtar kavramlardan
Filozofların odağında felsefe ve filozofun olduğu bir siyasî yapı düşünmeleri, özellikle hayatları incelendiğinde tabiidir. Yaşadıkları hayat, onların siyasî ve ahlâkî sistemlerini ve düşüncelerini birinci derecede belirlemiştir. Bu yanıyla Platon ve
Teklif dergisinin 10. sayısında modern sanatın estetize edilerek öncelikle bir manevî bilim, sonrasında bir metafizik haline getirilerek dinin yerine ikame edilme çabasını, diğer deyişle tinselleşme sürecine giden yolu, ele almıştım.
Metafizik, felsefe ve bilim alanında “yeni” mihengi ortaya koyan Aydınlanma süreci, belki de en net ve kesin ayrımı kimilerince daha sonra “yeni metafizik ve yeni manevîyat” olarak nitelenecek sanat alanında
Modern insanı en iyi görüntüsünden tanırız… Çünkü onun “zâtı” görüntüsüdür. Bir başka deyişle onun mevcudiyeti görüntüsüne bağlıdır. Söz konusu görüntü bir görünen olmadığı gibi bir görünmeyen de değildir. Bilakis o
Aynaların egemen olduğu bir dünyada yaşar modern insan. Sabah aynaya bakarak başlar güne… Aynada baktığı ve gördüğü kendisi değildir. Çünkü kendilik kaybolmuştur modern çağda. Onun yerini kendilik görüntüsü almıştır, ben
Belki de insanın doğasını keşfetmekle başladı her şey… Modern düşünce ekseninde insanın özneye ve bireye dönüşmesi, aşkın olanın içkin olanda temsili, yeni birey veya insanın varlığın merkezi haline gelmesi, özgürlük,
Mecmeu’s–sulûk isimli eserde geçtiği üzere, fıkıh usûlü ve fıkıh ilimleri, dirâyet ilmi olarak da adlandırılır.
Sözlükte, kendisine bir başka şeyin dayandığı şey mânâsına gelir. Başka bir şeyin kendisi üzerine bina
Miladi 19. yüzyıl, yarım kalmış ihya teşebbüsleriyle doludur; bir seyl-i huruşan gibi gelen Batı istilası
el–Munkız, Gazzâlî’nin hem kendi hakikat arayışını, krizini ve hakikate ulaşma sürecini özetlediği hem de yaşadığı
“Bir yöntem olarak Kilise”nin, 14. ve 15. yüzyıllarda vuku bulan nedenlerle çökmesi ertesinde Batı Avrupa’da
Copyright © 2023 Teklif Dergisi | Tüm hakları saklıdır.