Sadece Türkiye özelinde olmaksızın genel olarak dünya ölçeğinde de dinin gidişatına ilişkin sıkı bir eleştirel takibat, varlığını ağır bir şekilde hissettiriyor. Dinin hemen her hâli üzerine bir şeyler söyleniyor. Öyle
İlahiyat alanını, modern Türkiye’nin laik–seküler beklentilerinden bağımsız olarak ele almak her geçen gün daha da zorlaşmaktadır. Oysaki ilahiyat, genelde Tanrı üzerine detaylandırılmış; problematik eksenli ve nihayetinde onun yerini mâkûlleştirme çabası
Aydın çoğu zaman bilme biçimlerindeki ayırt edici pozisyonlarıyla genel toplumdan ayrı bir yerde tutulmayı, ele alınmayı ve değerlendirilmeyi hak eder. Tarihsel yükleri, güncel temsilleri ve bildik dünyadaki özellikli yanları onları
Akademisyen ifadesi modern bilgi dünyasının en itibarlı kavramları arasında yer alır. Yeni bir tarihselliğin ürünü olarak akademisyenin varlık beyanı onu modern dünyanın aktüel bir parçası olarak değerlendirmemize fırsat verir. İnsanlığın
Günümüzde siyaset gündelik hayatın temel rükünleri arasında yer almakta artık eskisi kadar zorlanmıyor. Toplumsal gerçekliğin kendine özgü doğası ve akışı siyasal bakış açıları içinde ancak okunup tartışılabiliyor. Siyasetin belli başlı
Aydın çoğu zaman bilme biçimlerindeki ayırt edici pozisyonlarıyla genel toplumdan ayrı bir yerde tutulmayı, ele alınmayı ve değerlendirilmeyi hak eder. Tarihsel yükleri, güncel temsilleri ve bildik dünyadaki özellikli yanları onları
Mecmeu’s–sulûk isimli eserde geçtiği üzere, fıkıh usûlü ve fıkıh ilimleri, dirâyet ilmi olarak da adlandırılır.
Sözlükte, kendisine bir başka şeyin dayandığı şey mânâsına gelir. Başka bir şeyin kendisi üzerine bina
Miladi 19. yüzyıl, yarım kalmış ihya teşebbüsleriyle doludur; bir seyl-i huruşan gibi gelen Batı istilası
el–Munkız, Gazzâlî’nin hem kendi hakikat arayışını, krizini ve hakikate ulaşma sürecini özetlediği hem de yaşadığı
“Bir yöntem olarak Kilise”nin, 14. ve 15. yüzyıllarda vuku bulan nedenlerle çökmesi ertesinde Batı Avrupa’da
Copyright © 2023 Teklif Dergisi | Tüm hakları saklıdır.