Ma‘nâ-yı ma‘rûfuna gelince: Din, zevi’l-‘ukūlü hüsn-i ihtiyarlarıyla bi’z-zât hayırlara sevk eden bir vaz‘-ı ilâhîdir.1 Burada biraz tevakkuf edelim. Bu evvelâ dîn-i hakkın bir târifidir. Çünkü bi’z-zât hayra sevk-i hakīkī ancak
Allah Ma‘bûd–ı Hakk’ın ism–i hâssıdır. Daha doğrusu ism–i zâttır ve ism–i ‘alemdir. Yani Kur’an bize bu Zât–ı ecell u a‘lâyı, sıfât–ı kemâliyesi ve esmâ–i hüsnâsıyla tanıtacak, bizim ve bütün âlemînin
O müttakīler ki gayb-i Hakk’a iman ederler, yahut gıyâben dahi iman ederler. Ta‘bîr-i âharla onlar gözle değil kalb ile iman ederler. Onlar reyb-i küllîden âzâde oldukları gibi iman etmek için
و كذالك جعلناكم أمة وسطا لتكونوا شهداء على الناس و يكون الرسول عليكم شهيدا Bakara Suresi (2): 143 Meâl-i şerîfi: “Ve ey ümmet-i Muhammed! İşte böyle bir sırat-ı müstakime hidayet
Tabiat kanunu kavramını tam olarak Descartes’ta buluruz. Metot Üzerine Konuşmalar’a (1637) Descartes, “Tanrı’nın tabiata yerleştirdiği
Hukuk felsefesi ve sosyolojisi alanında çalışmalar yapan Osman Vahdet İşsevenler tarafından kaleme alınan, Platon’da Varlık
Giorgio Agamben, modern düşüncenin arkeolojisini yapan istisna hali ve kutsal insan gibi anlama ve anlatma
Bu yazı, esas itibarıyla şer’î hükmün mahiyetine işaret ederek bugünkü anlamda yasa fikri ile aralarında
Elmalılı Hamdi’nin (ö. 1942) Metâlib ve Mezâhib tercümesinin meşhur “dîbâce”si, Hıristiyanlık–İslam ve modern Batı felsefesi–İslam
Copyright © 2023 Teklif Dergisi | Tüm hakları saklıdır.