Şer’î Hüküm Yasa Olarak Değerlendirilebilir mi?

Bu yazı, esas itibarıyla şer’î hükmün mahiyetine işaret ederek bugünkü anlamda yasa fikri ile aralarında benzerlik olup olmadığını ve klasik dönemde anlam ve işlevini bugün devam ettirip ettirmediğini sorgulamak amacıyla kaleme alınmıştır. Bu amaçla şer’î hükmün, tarihsel tecrübede yani fıkhın genel olarak hayatı, özel olarak hukukî hayatı düzenlediği dönemlerdeki işlevi, daha açık söylenirse o dönemde […]

Peygamberlik Felsefeye Konu Olabilir mi? İbn Sînâ’nın “Yasa” Merkezli Peygamberlik Öğretisi

Elmalılı Hamdi’nin (ö. 1942) Metâlib ve Mezâhib tercümesinin meşhur “dîbâce”si, Hıristiyanlık–İslam ve modern Batı felsefesi–İslam düşüncesi arasında yaptığı derinlikli karşılaştırmalar; felsefe–din ve akıl–nakil ilişkisine dair hayranlık uyandıran tahlilleriyle temayüz eden bir metindir. Bu karşılaştırma ve tahliller sadedinde Elmalılı Hamdi, konuyu peygamberlik meselesine getirerek şu dikkat çekici tespitleri yapar: “Burada şunu kaydetmeden geçemeyeceğim ki vahdâniyet–i ilâhiye […]

Yasa/Hakikat–Tekil Olay Dikotomisi Bağlamında Adaletin Paradoksal Doğası Üzerine Bir Soruşturmaa

Adalet kavramının, tüm düşünce tarihi boyunca bilge, filozof ve düşünürlerin olduğu kadar, belki de daha da fazlası, yasa koyucu, yönetici ve hukukçuların zihinlerini en çok meşgul etmiş kavramların başında geldiği söylenebilir. Kuşkusuz herkes, adaletin gerekli, olmazsa olmaz bir değer olduğunu kabul eder. Fakat âdil olunduğundan, adaletle hükmedildiğinden nasıl emin olunacağı sorusu, bir çırpıda yanıtlanabilir bir […]

Pragmatizmin Bir Yasası Var mı?

Gerçeklik ve Yasa William James, “The Sentiment Of Rationality/Rasyonalite Duygusu” adlı makalesine “Felsefecilerin yerine getirmek zorunda oldukları görev nedir? Ve onlar neden felsefe yaparlar?” sorularıyla başlar.  Ona göre felsefeciler, doğanın bir lütfu olarak herkesin zihninde taşıdığı oldukça parçalanmış ve karmaşık bir evren anlayışı yerine eşyanın bütününe dair rasyonel bir anlayışa sahip olmak isterler. Zira gerçeklik, […]

Doğa Yasalarının Metafizik Temellerini Araştırma Mümkün müdür?

Dünyanın düzenli ve kurallı olduğu yaygın bir düşüncedir. Bu kadar düzenli olduğu için, geçmişteki ya da gelecekteki durumu hakkında çoğu pratik olarak tanımlanabilecek amaçlar için güvenilir birçok öngörü ve tahminde bulunabiliyoruz. Empirik malzemenin bu düzenliliği ve kurallılığı olmasa günümüzde ortaya koyduğumuz birçok teknolojik ilerleme gerçekleşme imkânı bulamayacaktı. Düzenlilik üzerine kurduğumuz üretim süreçleri, teknolojik gelişmişlik ve […]

Doğa Yasaları ve Açıklama

Bilimin amaçlarından biri, doğada karşımıza çıkan olguları ya da fenomenleri açıklamaktır. Bilimsel açıklama, bir olay/fenomeni anlaşılır kılmak için bilimsel bir olguya ya da teoriye yapılan atıftır. Bilimsel açıklamanın ne olduğu bilim felsefesindeki en önemli tartışmalardan biridir. Kabaca bilimsel açıklama ile ilgili yaklaşımları üç başlıkta tasnif etmek mümkündür. Birinci yaklaşımlar grubu, bilimsel açıklamanın doğa yasaları veya […]

Zorunluluk ve Özgürlük Arasında Tarih Varlığı

Tarih varlığına yaklaşım birkaç farklı biçimde tezahür ediyor. Tarihi, filoloji ve arkeoloji üzerinden yaşanmış olayların birikimi, tasnifi ve dökümü olarak ele almak, günümüzde tarihçinin görevi olarak öngörülürken; yaşanan olayları esnasında kayda geçirme görevini geçmişte vakanüvisler (annualist) üstleniyordu. Yakın Çağ’la birlikte felsefe, sayılıp dökülen, tasnif edilen olgu ve olayların oluşturduğu ideal varlık alanında, genelgeçer, tümel–kavramsal olanı […]

Sosyolojide Yasacı Açıklamanın Serencamı

Sosyal Bilimlerde Yasacılık ve Pozitivizm Sosyoloji, modernlikle başlayan paradigmatik değişime özgü bir disiplin olarak ortaya çıktı. Avrupa’daki iki büyük devrimin toplumları sarsan sonuçları ve sorunlarının çözümü için adeta aşkın bir misyonla sahnede yer aldı. Bu süreçte neredeyse tüm sosyal bilimler; insan, varlık ve hayat üzerine modernlikle gelen epistemolojik ve ontolojik eksen değişimini meşrulaştırma işine koyuldu. […]

Yasanın Kaynağına Dâir İki Farklı Temellendirme Toplum Sözleşmesi yahut Ontolojik Ahit

I. “Biz neyiz/insan nedir?” sorusu, mantıken “Biz kimiz?” sorusundan önce gelir. Buna karşılık “İnsan kimdir?” sorusu, insan tarafından cevaplandırılabilirken; insanın “Ben neyim?” sorusunu cevaplamaya kalkması, kendi gölgesi üzerinden atlamasını denemeye benzetilmiştir.1 İnsanın ne olduğu, insan olmanın koşulları dışından bir bakışı, insanlık zemininin sınırları ötesine geçebilmeyi gerektirir. Diğer bir ifadeyle insan, “Ben neyim?” diye sorabilir fakat […]

Hukuk ile Ahlâkın Ayrılma Süreci

Günümüzde birbirinden keskin çizgilerle ayrı alanlar olarak telakki edilişini kanıksadığımız ve doğal karşıladığımız hukuk ile ahlâk ilişkisi, son birkaç yüzyıla kadar farklı bir şekilde mülahaza ediliyordu. İnsan eyleminin normatif açıdan değerlendirilmesinin iki veçhesini teşkil eden bu iki sahanın (esasen siyaseti de dahil edersek pratik felsefenin şubelerini teşkil eden üç sahanın) birbirinden ayrışması, modernitenin en belirgin […]