Ne Mücerret Akıl Ne de Mücerret Nakil: Tarih İlminin Yöntemi Olarak Umrân

İbn Haldun

İbn Haldun



Bilinmelidir ki tarih ilmi; yöntemi itibarıyla seçkin, amaçları itibarıyla saygın ve faydaları itibarıyla zengin bir ilimdir. Çünkü bu ilim, karakter ve tutumları bakımından milletlerin geçmişteki koşulları, Peygamberlerin yaşamları, devletleri ve siyasetleri bakımından yöneticiler hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlar. Böylece hem dinî hem de dünyevî konularda tarihten ibret almak isteyen herkes için fayda sağlanmış olur. [Fakat tarih–yazım] Çok sayıda alıntı ve bilgi kaynakları gerektirmenin yanı sıra tarihçiyi gerçeğe götüren, onu yanılgı ve hatalardan koruyan iyi ve kararlı bir yöntemi de gerektirir. Bu sebeple eğer tarihçi, araştırdığı şey hakkında sadece “mücerret bir nakil”e itibar edip genel kaideler, siyasetin temel ilkeleri, umrânın doğası ve insan toplumunun hallerini yöneten koşullar hakkında açık bir yönteme sahip değilse ve böylece, geçmişi şimdiyle karşılaştıracak temel ölçütleri bilmiyorsa tökezlemekten, yolunu şaşırmaktan ve hakikat yolundan sapmaktan kaçınamaz. Nitekim, [tam da bu sebeple] tarihçiler, müfessirler ve bunların önde gelen ravileri, aktardıkları hikâyelerde ve olaylarda sık sık hataya düşmüşlerdir. Çünkü onlar aktardıkları şeylerin hakikatlerine bakmadan, [yukarıdaki ilkeleri dikkate almadan], aktardıkları şeyleri asılları ve benzerleriyle karşılaştırmadan, [yani] felsefî bir yönteme ve dolayısıyla eşyanın doğasına dair bir bilgiye sahip olmadan [mücerret bir nakil] anlayışını kullandılar. Bu nedenle, hakikatten uzaklaştılar ve kendilerini temelsiz varsayımlar ve hatalar çölünde kaybolmuş buldular. (…)




Makalenin devamını okumak için Abone Olun