Mecmeu’s–sulûk isimli eserde geçtiği üzere, fıkıh usûlü ve fıkıh ilimleri, dirâyet ilmi olarak da adlandırılır. Fıkıh usûlünün iki tarifi vardır: Birincisi [usûl kelimesi ile fıkıh kelimeleri arasında gerçekleşen], izâfet açısından;
Sözlükte, kendisine bir başka şeyin dayandığı şey mânâsına gelir. Başka bir şeyin kendisi üzerine bina edilmesi açısından bu adı almıştır. “Başka bir şeyin kendisi üzerine bina edilmesi açısından” şeklindeki bu
İmam Râzî et-Tefsîrü’l-kebîr’de yüce Allah’ın “De ki: Ruh, Rabbimin bir işidir” sözünün tefsirinde şöyle demiştir: Bil ki zarûrî bilgi, işte burada, insanın “ben” sözüyle işâret ettiği bir şeyin bulunmasıyla meydana
Mecmeu’s–sulûk isimli eserde geçtiği üzere, fıkıh usûlü ve fıkıh ilimleri, dirâyet ilmi olarak da adlandırılır.
Sözlükte, kendisine bir başka şeyin dayandığı şey mânâsına gelir. Başka bir şeyin kendisi üzerine bina
Miladi 19. yüzyıl, yarım kalmış ihya teşebbüsleriyle doludur; bir seyl-i huruşan gibi gelen Batı istilası
el–Munkız, Gazzâlî’nin hem kendi hakikat arayışını, krizini ve hakikate ulaşma sürecini özetlediği hem de yaşadığı
“Bir yöntem olarak Kilise”nin, 14. ve 15. yüzyıllarda vuku bulan nedenlerle çökmesi ertesinde Batı Avrupa’da
Copyright © 2023 Teklif Dergisi | Tüm hakları saklıdır.