Kant

Kant

Salt Aklın Sınırları Dahilinde Din’den Dindarlık

Dindarlık öğretisi, belki de religio sözcüğünün anlamını (bugün anlaşıldığı şekliyle) nesnel mânâda en iyi ifade edendir. Dindarlık Tanrı’ya ilişkin ahlâki yaratılışa dair iki belirlenimden oluşur: Tanrı korkusu, O’nun zorunlu ödeve

Ahlâkî bakımdan iyi bir yaratılışa sahip olan her insanın, iyilik ilkesinin rehberliğinde kötülük ilkesinin saldırılarına karşı hayat boyu devam etmesi gereken savaşı, ne kadar çabalarsa çabalasın, kötülüğün hâkimiyetinden kurtulmaktan daha

104. Din bahsinde çocukların eğitimine gelince ortaya çıkan ilk mesele çocuklara dinî düşüncelerin erken yaşlardan itibaren verilmesinin faydalı olup olmadığıdır. Eğitimle ilgili eserlerde bu bahiste pek çok şey yazılıp söylenmiştir.

Özgürlük kavramı, pratik aklın zorunluklu bir yasasıyla gerçekliği kanıtlandığı kadarıyla, şimdi saf aklın —hatta teorik aklın— sisteminde bütün yapının kilit taşını meydana getirir; sırf ideler olarak teorik akılda desteksiz kalan

Herhangi bir yolda etkileniyor olduğu sürece anımızın alıcılığını, tasarımlar alma yetisini duyarlık olarak adlandırırsak, o zaman buna karşı tasarımları kendisinin üretme yetisi, bilginin kendiliğindenliği ise anlaktır. Öyle bir doğamız vardır

Akla göre (yani nesnel olarak), hükûmetin (insanları etkileme) amacına ulaşmak için kullanabileceği özendirme tedbirleri arasında aşağıdaki düzen/sıra mevcuttur: Önce her birinin ebedî refahı, ardından toplumun bir üyesi olarak medenî refahı

Bu sorun insan türünün çözeceği hem en güç hem de en son sorundur. Sorundaki düşünceden açıkça belli olduğu gibi güçlük şuradadır: İnsan türdaşları arasında yaşadıkça bir yöneticiye ihtiyaç duyan bir

Ahlâkî bakımdan iyi bir yaratılışa sahip olan her insanın, iyilik ilkesinin rehberliğinde kötülük ilkesinin saldırılarına karşı hayat boyu devam etmesi gereken savaşı, ne kadar çabalarsa çabalasın, kötülüğün hâkimiyetinden kurtulmaktan daha

104. Din bahsinde çocukların eğitimine gelince ortaya çıkan ilk mesele çocuklara dinî düşüncelerin erken yaşlardan itibaren verilmesinin faydalı olup olmadığıdır. Eğitimle ilgili eserlerde bu bahiste pek çok şey yazılıp söylenmiştir.

Son Yazılar

Mecmeu’s–sulûk isimli eserde geçtiği üzere, fıkıh usûlü ve fıkıh ilimleri, dirâyet ilmi olarak da adlandırılır.

Sözlükte, kendisine bir başka şeyin dayandığı şey mânâsına gelir. Başka bir şeyin kendisi üzerine bina

Miladi 19. yüzyıl, yarım kalmış ihya teşebbüsleriyle doludur; bir seyl-i huruşan gibi gelen Batı istilası

el–Munkız, Gazzâlî’nin hem kendi hakikat arayışını, krizini ve hakikate ulaşma sürecini özetlediği hem de yaşadığı

“Bir yöntem olarak Kilise”nin, 14. ve 15. yüzyıllarda vuku bulan nedenlerle çökmesi ertesinde Batı Avrupa’da