“Bilmek isterim, dünyayı derûnunda neyin bir arada tuttuğunu.” —J. W. Goethe, Faust Genel olarak nedenselliğin ve belirli sebep–sonuç ilişkilerinin mevcudiyeti, en azından sağduyusal seviyede, hem ontolojik hem de epistemolojik
İnsan olmak bakımından insan, özsel varoluşu itibarıyla herhangi sistematik bir felsefî–bilimsel eğitim prosedüründen geçmeden de –yani pre–teorik bir vasatta– kendisine gerçeklik, varlık, mutlak ve doğruluk gibi meselelerle alakalı sorular sormaya
İnsan aklı bilgisinin bir türünde kendine mahsus bir kaderle karşı karşıyadır: Öyle sorular ona musallat
Batı düşüncesi ve kritik denildiğinde akla Aydınlanma gelir. Aydınlanma’yı doğuran süreç (Reform–Rönesans) bir kriz, Aydınlanma
Matrix (1999) filminde dikkat çekici bir sahne vardır. Neo, Matrix’ten kurtarılıp ömrü boyunca hapsolduğu kapsülden
Hakikate Karşı Tutumlar Hakikat kelimesi iki yönlü kullanılır: Bir yandan “doğru”ya işaret eder, diğer yandan
Bilindiği üzere izâfiyetçilik, lehine, aleyhine ya da uzlaştırıcı bir söylem pratiği ekseninde ortaya konulan argümanlar
Düşünce tarihi, gerçek ile hakikat arasındaki yarıkları aşma gayretiyle anlaşılabilir. Doğu dinleri, yarığı spritüal aşkınlıkla
Copyright © 2025 Teklif Dergisi | Tüm hakları saklıdır.