Günümüzde birbirinden keskin çizgilerle ayrı alanlar olarak telakki edilişini kanıksadığımız ve doğal karşıladığımız hukuk ile ahlâk ilişkisi, son birkaç yüzyıla kadar farklı bir şekilde mülahaza ediliyordu. İnsan eyleminin normatif açıdan
İnsanın eylemleri çeşitli açılardan farklı ilimlerin konusudur. Fıkıh ilminin konusu, şer’î hükümler açısından mükelleflerin amelleridir. İslâm kültüründe insanın eylemlerini ifade etmek üzere genellikle “amel”in yanı sıra “fiil” kelimesi de kullanılmıştır.
İslâm medeniyetinin zengin birikimi içerisinde teorik ahlâk meseleleri yalnız belirli bir türe münhasır olmanın uzağındadır. “Ahlâk” başlığını taşıyan ve amelî hikmetin (pratik felsefe) bir kısmı olan ilm–i ahlâk bu meseleleri
20. yüzyılda liberal eşitlik düşüncesinin muhtemelen en etkili temsilcisi John Rawls’dur (ö. 2002). Rawls’un A Theory of Justice (1971) isimli eseri, 20. yüzyılda ahlâk ve siyaset teorisinin seyrini derinden etkilemiş ve
Tabiat kanunu kavramını tam olarak Descartes’ta buluruz. Metot Üzerine Konuşmalar’a (1637) Descartes, “Tanrı’nın tabiata yerleştirdiği
Hukuk felsefesi ve sosyolojisi alanında çalışmalar yapan Osman Vahdet İşsevenler tarafından kaleme alınan, Platon’da Varlık
Giorgio Agamben, modern düşüncenin arkeolojisini yapan istisna hali ve kutsal insan gibi anlama ve anlatma
Bu yazı, esas itibarıyla şer’î hükmün mahiyetine işaret ederek bugünkü anlamda yasa fikri ile aralarında
Elmalılı Hamdi’nin (ö. 1942) Metâlib ve Mezâhib tercümesinin meşhur “dîbâce”si, Hıristiyanlık–İslam ve modern Batı felsefesi–İslam
Copyright © 2023 Teklif Dergisi | Tüm hakları saklıdır.