Tarihsel olarak bakıldığında, her ne kadar Protestanlığın ortaya çıkışıyla birlikte Kitab–ı Mukaddes’in yerel dillere çevrilme sürecinde bir evveliyatı olsa da “Yahudi–Hıristiyan” terimi önce ilk kez Alman–Protestan teolojinin içinden doğar. Sonra
Edebiyat tarihinde genelde alafranga züppeyle özdeşleşmiş Felâtun tipiyle hatırlanan Ahmet Mithat son zamanlarda özellikle Müşahedât ve Karı Koca Masalı’yla başka bir gözle değerlendirilir. Bunlardan ilkinde yazılan romanı kahramanlarıyla tartışan, buna
Oğuz Haşlakoğlu, “tarih öncesi o en erken koşullar”da diğer canlılardan hiçbir biçimde farklı olmadığını ve besin zincirinin bir parçası olarak hayatta kalma mücadesi içinde bulunduğunu söylediği homo sapiens’i mağaraya yerleştirir.
Mecmeu’s–sulûk isimli eserde geçtiği üzere, fıkıh usûlü ve fıkıh ilimleri, dirâyet ilmi olarak da adlandırılır.
Sözlükte, kendisine bir başka şeyin dayandığı şey mânâsına gelir. Başka bir şeyin kendisi üzerine bina
Miladi 19. yüzyıl, yarım kalmış ihya teşebbüsleriyle doludur; bir seyl-i huruşan gibi gelen Batı istilası
el–Munkız, Gazzâlî’nin hem kendi hakikat arayışını, krizini ve hakikate ulaşma sürecini özetlediği hem de yaşadığı
“Bir yöntem olarak Kilise”nin, 14. ve 15. yüzyıllarda vuku bulan nedenlerle çökmesi ertesinde Batı Avrupa’da
Copyright © 2023 Teklif Dergisi | Tüm hakları saklıdır.