Sivil Dine Karşı İslamî Bir Teo-politiğin İmkânı Taha Abdurrahman’ın Dinin Ruhu Kitabının Düşündürdükleri

Soner Gündüzöz

Soner Gündüzöz



Eserlerinde bütüncül ve çok yönlü bir İslamî metodoloji inşa eden Taha Abdurrahman, teo-politik yazıları ile “fizikî ve metafizik bütünlük içerisinde müzakereci bir siyasal iletişim modeli ve İslamî bir medya teorisi” önermektedir. Taha Abdurrahman’a göre, beşerî iletişim, metafizik boyutu esas alan bir yapı olarak, bir yönüyle beşerî ve kolektif, diğer yönüyle, ilâhî ve vicdanîdir. Taha Abdurrahman, teo-politik ya da başka bir deyişle siyasî ilahiyat alanına dair görüşlerini daha ziyade Dinin Ruhu [Ruhu’d-Dîn] adlı kitabında ele alır. Dinin Ruhu, temelde laikliğin ya da siyaset ve din ayrılığı [almâniyye] olgusunun bir eleştirisi olsa da bu kitap sivil din eleştirisinin yanında psikanalize yönelik Sigmund Freud ve dolaylı yoldan Jacques Lacan eleştirisine de yer verir. Kitabın en özgün yanlarından biri ise Jürgen Habermas, Chantal Mouffe ve John Rawls gibi düşünürler üzerinden bir medya eleştirisi yapması ve İslamî bir müzakere etiği kurma teşebbüsüdür.  

Taha Abdurrahman, sekülerizmi çok farklı tezahürleri olan bir yapı olarak görse de onun din-siyaset (almâniyye), din-bilgi (ilmâniyye) ve din-ahlâk (dehrâniyye) ayrıştırmasını referans alan seküler eğilimleri eleştiriyi öne çıkardığı fark edilir.  Özellikle o, sekülerizmin en tehlikeli yönü olarak gördüğü din-ahlâk ayrıştırmasını, Seküler Ahlâkın Sefaleti [Bu’su’d-Dehrâniyye] adlı kitabında işleyerek, bu kitapla Dinin Ruhu kitabını bir anlamda tamamlamıştır.   

Taha Abdurrahman’ın burhan, sultan ve vicdan şeklindeki üçlü terminolojik tasnifi, politik olduğu kadar etik bakımdan da önemli bir eksen oluşturur. Buna göre, Taha Abdurrahman, sırf nisbet üzerinde yükselen siyaset ve iktidar [sultan] ilişkilerinin, insanın bilinç hâlini, niyet ve eylemlerini denetleme sistemini ifade eden vicdan ile birleştirilmesini, nihayetinde bu iki kategorik alanın, burhan ve istidlal vasıtaları ile bütünleştirilmesini önerir. Taha Abdurrahman’ın siyaset teorisi, genel ahlâk teorisinin bir parçası ve –vicdan, burhan ve sultan (iktidar) kavramlarının bütünlükçü şekilde değerlendirilmesinden ibarettir. Böylece tüm beşerî ilişkilerin etik, estetik ve epistemolojik boyutta homojen bir yapı oluşturması öngörülmektedir. 




Makalenin devamını okumak için Abone Olun