Nasıl Bir Eğitim Kurgusu Despotizmin Aşılmasına Vesile Olabilir?

Ahmet Ayhan Çitil

Ahmet Ayhan Çitil



Medeni bir toplumun yerleşik olduğu mekân anlamında şehrin kuruluşu, geliştirilmiş tüm maddî altyapısının ötesinde sakinlerinin kendilerini bir sahne içerisinde idrak ediş biçimlerini varsayar. Şehir ile sahnenin idraki arasındaki rabıta, kolaylıkla, belirli bir toprağı vatan gören milletlerin ölçeğine de genişletilebilir. Dar ölçekte şehirlilerin, daha geniş ölçekte milletlerin, en geniş ölçekte de insanlığın nasıl olup da barış içerisinde var olacakları ve kendi geleceklerini inşa edecekleri ise bireylerin bilinçlerinin eğilip bükülmesini, kendilerine belirli tepki biçimlerinin, bilgi ve becerilerin kazandırılmasını gerektirir. Eğitim bu gerekliliğin tabii bir sonucudur ve aileden örgün eğitime, kurumsal oryantasyon programlarından medya araçlarında öne çıkan içeriklere maruz kalmaya kadar çok farklı yüz ve biçimlerde bireylerin bilinçlerini oluşturma ve davranışlarını dönüştürme süreçlerinin genel adıdır.

Eğitim, bu bağlamda ele alındığında, bir yanıyla bireylerin kendilerini belirli bir sahne içerisinde konumlandırmalarına ilişkin nazarî ve bir diğer yandan da söz konusu sahne içerisinde mevcut yaşama katılabilmelerine imkân sağlamak üzere amelî işlevleri hâizdir. Eğitim süreçlerinde bireylere, nazarî işlev söz konusu olduğunda, “Neredeyim?”, “Benden ne bekleniyor?”, “Hangi değerleri içselleştirmeliyim?” gibi soruların cevapları sunulurken, amelî işlev söz konusu olduğunda ise algılamayı ve eylemeyi güçlendirici bilgi ve becerilerin kazandırılması hedeflenir. 

Öte yandan tüm bu işlevlerin nihai amacı bireylerin uyum ve barış içerisinde bir arada yaşayabilmelerinin zeminini oluşturmaktır. Eğitimin, bir toplumun fertlerini ortak düşünüş biçimlerini ve değerlerini uyumlulaştırma ve türdeşleştirme işlevleri öne çıkarıldığında, siyasetle ve farklı siyasî despotizm türleri ile yakın ve hatta zorunlu bir bağı olduğu fark edilir. Bir toplumda kurulan iktidar hiçbir zaman sadece cebre dayanmaz, belirli bir hakikat kurgusu çerçevesinde fertlerin ikna edilmesini ve eylemlerin belirli bir ideale doğru sevk edilmesini içerir. Bu ifade çerçevesinde “hakikat” ve “kurgu” terimlerinin bir araya getirilmesi yadırganabilir. Hakikat her ne ise o olanı, bu itibarla öznel kurgulardan bağımsız olanı ifade eder. Bu itibarla “hakikat kurgusu” çelişik bir ifadeden başka ne olabilir?




Makalenin devamını okumak için Abone Olun