“Kritik” ve “kriz” terimlerinin kökleri aynı. O kökte ayırt etmek, süzmek ve sınırlandırmak var. Kritik etmek bu kavramlardan hareketle hüküm vermeyi içeriyor. Kritik bir yandan tefrik etmek, bir diğer yandan da sınırını çizmek, sınırlarını belirlemek anlamlarına geliyor. Türkçede “kritik” için iki ayrı sözcük kullanıyoruz. Bunlardan biri “tenkit”, diğeri “eleştiri”. “Tenkit” sözcüğünün kökünde gagalamak var. Vurgu biraz daha farklı. Eleştiri ile ilgili dilbilimcilerin farklı iddiaları söz konusu. Kökteki “el” sözcüğünün “açık”, “boşluk”, “delik” gibi bir anlamı varmış. “Elemek” orijinalinde “elgelemek” olarak kullanıyormuş, sonra o —g düşmüş. Bir de yararsız faydasız anlamında “el” kullanılıyormuş. Bu iki anlamı da içerecek şekilde elemek büyük tanelerle küçük taneleri ayırmak, sap ile samanı ayırmak, önemli ile önemsizi ayırmak, doğru ile yanlışı ayırmak anlamlarına gelecek şekilde kullanılmış. Bir şeyin —ki bu bir düşünce de olabilir— yararlı ve yararsız kısımlarını ayırt etmek anlamına geliyor.
“Kritik”, hastalıklarla ilgili olarak da kullanılan bir sözcük. Bir hastalığın belli bir aşamasında bir sınıra gelinir. Hastalık iyiye ya da kötüye gitme belirsizliğinde bir dengede durur. Böyle bir eşik noktasında hastanın durumuna “kritik” denir.
“Kriz” sözcüğü de aynı kökten geliyor. Burada da bir sınır fikri var. Çincede kriz sözcüğünün karşılığı olarak iki ideogramın kullanıldığı söyleniyor.