Matrix (1999) filminde dikkat çekici bir sahne vardır. Neo, Matrix’ten kurtarılıp ömrü boyunca hapsolduğu kapsülden çıkarıldığında Morpheus ona bedeninin durumunu açıklar:
“Kasların körelmiş. Onları yeniden inşa ediyoruz.”
Neo, yeni gerçekliğine uyum sağlamaya çalışırken sorar:
“Peki neden gözlerim acıyor?”
Morpheus basitçe cevaplar:
“Çünkü onları daha önce hiç kullanmadın.”
Beden kasları gibi zihin kasları da kullanıldıkça gelişir, zihnin ve aklın olgunlaşmasını sağlar. İnsan, potansiyel olarak akıl sahibidir fakat bu potansiyel, aklın nasıl ve ne ölçüde kullanıldığına bağlı olarak farklı derecelerde açığa çıkar. Çocukları genelde yaptıklarından mazur görürüz çünkü onların henüz temyiz yetilerini yeterince işletemediklerini düşünürüz. Temyiz, bir şeyi başka bir şeyden ayırabilmektir. Temyiz yetisiyle temelde doğruyu yanlıştan ayırabilme becerisi kastedilir. Bu yeti, insanlık tarihinde hem ahlâkî hem hukukî hem de dinî sorumlulukların temel şartı olarak görülmüştür.
Neo, hiç kullanılmamış kaslara sahip olmakla aşırı uç bir örnektir. Fakat zihinsel yaşamımızı düşündüğümüzde pek çok insanın durumu ondan çok da farklı değildir. Büluğ çağına ermiş, temyiz yetisini kullanmaya başlamış insanların durumu zihin kaslarının statüsünü ifade etme açısından elbette bu kadar vahim değil. Ancak şunu da gözden kaçırmayalım. Pek çok insanın zihin kası, fiziksel yaşı ilerlemesine rağmen hep çocukluk–ergenlik çağının seviyesinde kalıyor. Bunun sebebi açıktır: Zihnin gelişimi için çaba harcanmazsa akıl, ham bir potansiyel olarak kalır. Gündelik hayatta bu durumun ne kadar yaygın olduğunu görmek zor değildir. Bir taksi yolculuğunda edilen kısa sohbetlerden akşam haberlerine, siyasetçilerin demeçlerinden sosyal medyada dönen tartışmalara kadar pek çok yerde zihinsel yetersizliğin izlerini görmek mümkündür; daldan dala savrulan söylemler, gerekçeyle iddia arasındaki boşluklar, düşünülmeden dile getirilmiş ama sonuçları itibarıyla korkutucu olabilecek görüşler, karşısındakini anlamak yerine sırf bir açığını bulup karalamak için fırsat bekleyen, öz eleştiriye kapalı, başkalarını küçültmeyi marifet sayan tavırlar (…) ve daha nice mantık hataları, bilişsel önyargılar, entelektüel zaaflar…