1.
Son yüzyılda İslam toplumlarının hallerini en açık bir şekilde sanat üzerinden okuyabiliriz. İslam medeniyetinin ne kadar mevcut olduğu sorusunu, Müslümanların hayatında sanatın mevcut olup olmadığı, mevcut ise ne kadar olduğu, sanatın ne olarak bulunduğu ve neyin sanat olarak gözüktüğü üzerinden müzakere etmek mümkündür. Bu aynı zamanda Müslümanların hayatında neyin yolunda gittiğini, nelerin kaybedilmiş olduğunu, onların hayatında neyin eksildiğini kavramanın da bir yolu olabilir.
Hayatta sanatın eksilmesi, esas itibarıyla, bir sanat olarak yaşanması söz konusu olan hayatın tanzim ve tertibinde eksilme olduğunu işaret eder. Hayatın sanat olarak yaşanması, irtibat halinde olduğu her şeye bir mânâ katarak onu itibarî bir bütünün, bir kemâlin mütemmim cüz’ü kılması ile alakalıdır. Sanat olarak yaşanan hayat, irtibat halinde olduğu her şeyi sanatkârane dönüştürürken temayüz edenlerin temayüz etmesini temin eden zemin olarak iştiraki/benzerlikleri muhafaza eden bir ibda sürecini tahakkuk ettirir. Bu ferdin fert, toplumun da toplum olarak, Hakk ve Hakikat ile irtibat içinde özgünlüklerini ve özgürlüklerini gerçekleştirmesi demektir.