“Gelecekle ilgili emin olabileceğimiz tek bir olgu var: Gelecek, kesinlikle inanılmaz olacak.”
— Arthur C. Clarke
Çakmaktaşının keşfedildiği gün neler oldu? Ateşin parlayan kıvılcımlarını izleyen insanlar, korku mu heyecan mı yoksa sevinç mi hissetti? Ateşi izlerken kalplerinde şaşkınlık mı vardı panik mi? Ateşin yayılmacı doğasına yabancı olanlar, çevrelerine zarar verme riski ile karşı karşıya geldi mi? Belki de bunların hiçbiri olmadı. Dahası belki de kendi elleriyle yaktıkları o ateşi izlerken planlar yapmaya başladılar ve nasıl kontrol altına alacaklarını düşündüler. Belki de çakmaktaşının kullanım hakkının kimde olması gerektiği hakkında tartıştılar. Çakmaktaşının mülkiyet hakkı (veya kullanım hakkı), kamu yararını gözeterek tüm kabileye mi verilmeliydi? Belki de böyle tehlikeli bir teknolojinin (yani ateşin) yanlış ellere geçmemesi için çakmaktaşı kabile liderinde olmalıydı. Neler yaşandı tam olarak bilmek mümkün değil. Biz bu hikâyenin aslını öğrenmek için biraz geç kaldık, yaklaşık 1,5 milyon yıl kadar. Ama çakmaktaşına verilebilecek psikolojik ve toplumsal tepkileri tahmin edebiliriz. Çünkü bu, her çığır açan yeni keşifte tekrar yaşandı.
Bugün çakmaktaşının yerini yapay zekâ yani büyük dil modelleri, makine öğrenmesi aldı. Yeni teknoloji hakkındaki eski hislerimiz geri geldi. Şimdi risk, zarar ve faydaları öngörebilmek ve kendimizi korumak istiyorsak keşfimizin doğasını anlamaya muhtacız.