“Yöntem” Savaşları Hem Hakikatten Hem de Kesinlikten Önce İnsan Gelir

İhsan Fazlıoğlu

İhsan Fazlıoğlu



Bir yöntem olarak Kilise”nin, 14. ve 15. yüzyıllarda vuku bulan nedenlerle çökmesi ertesinde Batı Avrupa’da hakikate ve bilgiye ilişkin yeni bir yöntem arayışı baş gösterdi. Pek çok yöntem teklifi arasında Tartaglia’nın ölçme ve sayma, Francis Bacon’un empirik (deneyim ve deney) içerikli tümevarım, Descartes’ın daha çok hendesî matematiği dikkate alan açık–seçik ve kesinlik odaklı yaklaşımları örnek olarak sayılabilirler. Ancak özellikle 17. yüzyılın ilk yarısında, mantığa dayalı kadîm kesinlik arayışını, kurduğu analitik geometri eşliğinde hendesî bir yöne evrilten ve Fransa’nın sosyo–ekonomik–politik gücünün psikolojik bağlamını da arkasına alarak, bahusus Avrupa’da, Descartesçı yöntem anlayışı damgasını vurdu. Söz konusu dönemde yöntem üzerine yapılan aşırı vurgunun, hiç şüphesiz, yeni bilimin elde ettiği kesinliğin felsefede de tekrarlanması gerektiği konusundaki uğraşıyla ciddi bir bağlantısı vardır. Çünkü pek çok alanda ortaya çıkan başarılar, bilim ile yöntem arasında bir lâzım–melzûm ilişkisinin kurulmasına neden oldu; bu da bilimsel bilginin ancak takip edilen yöntemle tahsil edilebileceği konusundaki inancı güçlendirdi. O kadar ki, bu nedenle, çağdaş bilim felsefesi çalışmalarında modern çağ, yöntemci çağ olarak adlandırılır. İşte böyle bir ortamda yetişen İtalyan filozof Giambattista Vico (ö. 1668–1744), antik geleneğin birikimini dikkate alarak ancak çağının başarılarını de göz önünde bulundurarak, insanı mutlak özne kabul eden ve bu mutlak öznenin bilgisinde “kesinlik, hakikatten önce gelir” iddiasında bulunan Descartesçı ve bu projeyi kemâle erdiren Newtoncu yöntem anlayışına karşı durdu ve “hakikat, kesinlikten önce gelir” iddiasını ileri sürdü. Yöntemini De Nostri Temporis Studiorum Ratione (nşr. 1709) adlı eserinde1 serimledi ve başta Scienza Nova (ilk baskısı 1725)2 olmak üzere diğer eserlerinde uyguladı.




Makalenin devamını okumak için Abone Olun