Geçmişe Yönelik Kısa Bir Değerlendirme ve Geleceğe Yönelik Öngörü Denemesi Burjuva’nın Sonuç Kısmı

Bu kitap, hiç kuşkusuz, bugüne kadar kapitalist zihniyetin doğasını ve gelişmesini açıklamaya çalışan pek çok kalıplaşmış düşünceyi yerle bir etmiştir. Bu arada sosyalist literatürde “burjuva” ile ilgili bölümleri dolduran klişelerden söz etmeyi gereksiz bulmaktayım. Bu çalışma, aynı zamanda Max Weber’in çok zekice varsayımlarına bile bir yaşam hakkı tanımamaktadır. Dayanıksızlığını göstermiş olduğum formüllerin yerine yenilerini üretmediğim […]

Din Olarak Kapitalizm

Kapitalizm, bir din olarak görülmelidir; yani kapitalizm esas itibarıyla, başından beri dinlerin/din adı verilenlerin cevap verdiği kaygıların, ıstırapların ve rahatsızlıkların aynısını tatmine hizmet etmektedir. Kapitalizmin bu dinî yapısının gösterilmesi, sadece Weber’in kastettiği anlamda dine bağımlı bir bina/sistem olması cihetinden değil, mahiyeti itibarıyla dinî bir fenomen olması ciheti, bugün de sınırları belli olmayan evrensel bir tartışmanın […]

Das Kapital Ne Anlatır?

Karl Marx’ın 1867 yılında yayımlanan Kapital: Politik Ekonominin Eleştirisi adlı eseri, düşünce tarihinde kaleme alınmış toplum teorileri arasında önemli metinlerden biridir. Önem sıfatıyla nitelenmesine yol açan özelliği, eserin iki bin yıllık felsefe tarihinde başka hiçbir esere nasip olmayacak şekilde salt kavram düzeyinde kalmak yerine, uygulanmakta olan bir yeryüzü sistemini çözümleyerek, ona alternatif bir başka yeryüzü […]

Protestan Ahlâkı ve Kapitalizmin Ruhu Kitabı Üzerine

Aydınlanma düşüncesi, sırf felsefî bir süreç değildir. Belki de felsefî süreç daha çok, varolagelen pratiğin sonucu olarak ortaya çıkar. Aydınlanma düşüncesi ve süreci eğer bir kavrama indirgenecekse bu rasyonelleşme olarak nitelenebilir.   Tabiatta, insanda, dinde ve düşüncede tezahür eden yeni rasyonelleşme, hayatın tüm alanlarını kapsarken; karşı çıkılan Kilise de dâhil, araçsal olarak kullanılan Doğu’nun ve […]

Tasavvuf ve Ticarî Hayat Tevekkül–Kesb Geriliminde Sûfînin Geçim Derdi

Tasavvufun teşekkül sürecini kapsayan ilk birkaç yüzyıl boyunca, ticaret ile ilişki biçimlerini ve benimsedikleri dünya görüşüne bunların hangi açılardan mutabık olduğunu tespit etmek, toplum hayatına katılan birer özne olmaları bakımından sûfîlerin karşılaştığı sorunlardan biri, belki de ilkiydi. Çünkü zühd tavrı, başlangıçta her bireyin kişisel tercihi olarak gün yüzüne çıkmış olsa bile yeni fetihler ve zenginleşmenin […]

İmam Muhammed’in Kitabu’l–Kesb Kitabı Bize Ne Söyler?

“Birinin mağduriyetine yol açarak kazanç elde etmek erdem değildir.”   İmam Muhammed ve Kitâbu’l–Kesb  Muhammed b. Hasan eş–Şeybânî (ö.189/805), Hanefî mezhebinin kurucu imamı Ebû Hanîfe’nin en yakın arkadaşlarından ve öğrencilerinden biridir. Ebû Hanife’nin fıkıh görüşleri, büyük ölçüde İmam Muhammed’in yazdığı kitaplar üzerinden sonrakilere ulaşmıştır. İmam Muhammed’in rivayetin güçlülük derecesine göre zâhirurrivâye veya nâdirurrivâye olarak nitelenen […]

Roman Diliyle Kapitalist Sömürü

Giriş: Üretken Sermayenin Marifetleri Kapitalizm, insanlık tarihinin belki en üretken ama en eşitsiz toplum sistemidir. İnsanın temel (doğal) ihtiyaçlarının giderilmesine değil, Sermayenin temel (doğal olmayan) sınırsız birikim hedefine odaklıdır. Sermayenin sınırsız büyümesi için kârın, dolayısıyla üretim ve ticaretin kesintisiz bir devinim içinde olması gerekir. Özelde iktisat, genel olarak da tarih ve toplum bilimleri bu devinimin […]

Kapitalizm ve Bilim

İnsanlar, içinde yaşadıkları emperyalist–kapitalist düzen hakkında ne düşünürlerse düşünsünler iradelerinden bağımsız bir şekilde bu düzenin oluşturduğu yasalara ve toplumsal ilişkilere tâbidirler. “Tâbi olma durumu” çoğu zaman maddî unsurlarla sınırlı kalmaz; hem bireysel hem de kurumsal anlamda, bilgi, inanç ve ahlâk gibi düşünsel entiteleri de kapsar.  Üretim tarzı ile düşünsel üst yapı arasındaki ilişki, elbette kapitalizm […]

Sanatın Metaya Dönüşümü ve Yabancı Sanat

İnsanın anlam dünyası içinde sanat etkinliğinin hacimli bir yer tuttuğunu varsayarak giriş yapabiliriz. Tarihsel ve toplumsal bir varlık olmasına rağmen, tarihselliğine oranla kısa bir ömre sahip insanın, içinde yaşadığı çağa özgü algı ve değer sistemlerinin, tüm çağlar ve dönemler için geçerli olmadığını bilmesine rağmen, bu durumu zihninde canlandırması, dahası kendi zamanının algısı dışında bir duyu […]