“Bir şey hakkında yargıda bulunmak, o şeyin tasavvurunun bir uzantısıdır.” [الحكم على الشيء فرعٌ عن تصوّره] kuralı gereği, gayb hakkında herhangi bir yargıda bulunabilmek için mefhûmunun açık-seçik bir şekilde belirlenmesi
Bu yazıda bir kavram olarak adaletin, belirli türlerini de dikkate alarak bir çözümlemesini yapmayacağız. Felsefe-Bilim Tarihi bu çözümlemelerin ayrıntılarıyla doludur. Adaletin tanımı, kim ya da kimler tarafından vazedileceği, ölçütü yani
Daha önceki Teklif sayılarındaki yazılarımızda vurguladığımız gibi insan, Aslî Fâil’in var–kılma etkinliğinin bir uzantısı ve var–olanlar kümesinin bir üyesidir ki, bu durumu varlık bağı olarak adlandırmıştık. Ancak insan bir kez
İnsan, tabiatın üzerinde kurulu hayatın içine doğar ama tarihte yaşar. Bu nedenle bio–psişik bir var–olandır; bio, maddî; psişik ise manevî yönüne delalet eder; her iki yön, arada bir tire (–)
İnsan hem tabiatta hem de hayatta yaşayan bir var-olan. Daha yalınlaştırırsak hem yeryüzünde hem de şehirde(toplumda). Bu iki yapıyı terkip ederek her insan kendi dünyasını kurar. Dünya, bu nedenle, katmanlı
Osmanlı dönemi Türk âlimi ve müderrisi Alâaddin Ali Çelebî (ö. 1543) tarafından Kânûnî Sultan Süleyman’a sunulan Hümâyunnâme adlı eser, içinde yaşadığı çağın sanat anlayışı çerçevesinde Kelime ve Dimne’nin, Vâiz-i Kâşifî
Nasıl ki Tabiat’ta nihai amaç bir canlının, hatta bir nesnenin varlığını sürdürmesi, daha farklı bir deyişle varlığa tutunması ise, Hayat’ta da siyasetin nihai gayesi, ferd ve tür olarak insanı korumak
İbn Bâcce’nin (ö. 1139) Tedbîr el–mutevahhid, İbn Tufeyl’in (ö. 1185) Hayy b. Yakzân, ve İbn Rüşd’ün (1198) Fasl el–mekâl fîmâ beyn el–şerîa ve el–hikme min el–ittisâl ve diğer eserlerindeki fikirler hem felsefe–bilim tarihinde hem
Teklîf gibi bir kavramı temellendirmek ve mükellefiyet gibi bir kavrama içerik kazandırmak için öncelikle büyük ölçekte ‘Varlık’ın bir anlamı mevcut mudur?’; küçük ölçekte ise, Varlık’ın bir var–olan–olarak üyesi ‘insanın bir gâyesi ve amacı var mıdır?’ sorularının
“Gelecekle ilgili emin olabileceğimiz tek bir olgu var: Gelecek, kesinlikle inanılmaz olacak.” — Arthur C.
Ahlâk üzerinde düşünürken ilk çağların sadeliğini hasretle anmamak mümkün değildir. O devir, yalnız tabiatın eliyle
Allah sana afiyet versin, bu konuları bilmen ve onların imkânsız olduğunu düşünmemen gerekir. Bakırcının sana
Her çağ kendisine damgasını vuran gelişmesiyle tanımlanır. Teknolojinin bütün biçimiyle kendisini gittikçe daha fazla hissettirdiği
“Geçmişi kenara atmakla insan geleceğe olan inancını kaybetmiştir…” “Din artık halkın afyonu değil afyon (kumar,
“Ölçebildiğini ölç, ölçemediğini ölçülebilir hâle getir!” —Galileo Galilei “Eskiden insanların kulaklarına fısıldardık ve onlar da
Copyright © 2025 Teklif Dergisi | Tüm hakları saklıdır.