Tahkik, bir kelime olarak pek çok anlama sahiptir. Farklı bilimsel disiplinler içindeki kavramsal kullanımı farklılık gösterebilir. Herhangi bir felsefî–bilimsel tutumun benimsediği yöntem içinde değişik ıstılâhî anlamlara sahip olabilir. Tüm bunların yanında bir bilme tarzı/yöntemi olarak da görülebilir. 17. yüzyılda modern felsefenin teşekkülü akabinde şüphenin yöntemsel kullanımı, daha özet bir deyişle, yöntemsel şüphe olarak tanımlanabilir. Tahkik ıstılahına ilişkin söz konusu anlamlar, tarihî süreç içindeki temsili yüksek örneklere bakılarak da çoğaltılabilir. Bu çerçevede hem kelime hem kavram hem de ıstılâh olarak kullanımı için, yazılı kaynaklar el verdiği sürece, tahkik hakkında uzun bir tarihî anlatı da verilebilir. Öte yandan tahkik etkinliği, ister genel anlamıyla hemen tüm bilme etkinliklerinde ister özel olarak felsefe–bilim dizgelerinde olsun ya ilkeler ya bu ilkelere dayalı kurulan metafizik çanaklar ya da her bir metafizik çanağın doğal bir uzantısı olarak ortaya çıkan açıklama modelleri hakkında olabilir.
Bilme Yöntemi Olarak Tahkik
Bu yazıda, yukarıda dile getirilen noktalar göz önünde bulundurulmak kaydıyla, tahkik, daha çok bir bilme yöntemi olarak çözümlenecektir. Bu çerçevede temel iddiamız, bir bilme yöntemi olarak tahkikin, tarihî açıdan, iki önemli kırılma noktasının bulunduğudur.