Heidegger’de Bilim, Teknik ve Teknoloji

Kasım Küçükalp

Kasım Küçükalp



Batı metafizik geleneğini Varlığın anlamının unutulmasının tarihi olarak gören Heidegger, söz konusu unutmanın, özü itibarıyla hümanistik mahiyetteki bir düşünme pratiğine bağlı olarak Varlık ile var olanlar arasındaki ontolojik bağlantı veya ayrımın unutulmasından kaynaklandığını düşünür. Heidegger’e göre, var olanların Varlığı olmakla birlikte, herhangi bir var olan olarak ele alınması mümkün olmayan Varlığın unutulması ile hümanistik doğaları gizlenebildiği ölçüde varlıklarını devam ettirebilen metafiziksel düşünme pratikleri arasında bir bağlantı söz konusu olup söz konusu unutmanın en radikal boyuta ulaşması ise, metafiziksel düşünme pratiğinin ete kemiğe büründüğü modern tekniğe özgü düşünme pratiği ve buna bağlı olarak serpilip gelişen modern teknolojiyle mümkün olmuştur.

Heidegger, özelde Descartes felsefesine bağlı bir biçimde teşekkül eden ve modern sübjektivite metafiziklerinde açığa çıkan düşünme tarzını, genelde ise, varlık–düşünce özdeşliği ekseninde mütekabiliyetçi bir doğruluk ve hakikat telakkisine vücut veren geleneksel düşünme biçimini temsilci düşünce diye nitelendirir. Zira ona göre, Batı metafizik geleneği açısından bakıldığında düşünme eylemi, düşünce konusu kılınan şeyin insan idrâkinde bir fikir (idea) olarak temsil edilebilmesini mümkün görmesi nedeniyle temsilci bir mahiyet arz etmektedir. Buna göre, bir şeyin fikrini oluşturmak, o nesnenin temsil edici fikrine sahip olmak demektir. Söz konusu temsilci düşünme pratiğinin en açık formuna kavuşması ise, gerçekliği teorileştirmek suretiyle temsil ederek öngörülebilir hale getirmek ve bu suretle de insanın hizmetine sunmak idealindeki modern bilim ve teknik ile mümkün olmuştur. 




Makalenin devamını okumak için Abone Olun