Türkiye’de üniversite, modernleşmenin önemli taşıyıcılarından biri olarak kabul edilebilir. On dokuzuncu yüzyılda kurulan yüksekokullar, Türkiye’nin değişimine yön veren kadroları yetiştirdiler. Bu okullardan mezun olanlar Osmanlı’dan Cumhuriyet’e doğru devam eden süreklilikte aktör olmuş insanlardı. Uzun yıllar bu okullardan mezun olan insanların çok nitelikli eğitim aldıkları ve kendilerini iyi yetiştirdikleri vurgulanmıştır. Sadece yüksekokullardan değil, rüştiye ve idadilerden mezun olanların da çok iyi yetişmiş kimseler oldukları tartışmaya mahal bırakmayacak bir konudur. Ne var ki zamanla eğitimin her kademesinde niceliğin arttığı ve niteliğin düştüğü bir değişim yaşanmıştır. Genelde niteliğin feda edilmesiyle sonuçlanan bu değişim, sadece Türkiye’de değil dünya genelinde karşılığı bulunabilecek bir süreçtir. Diğer yandan hızlı şehirleşen, okuma yazma oranı düşük olan bir ülkede okullaşma oranlarını her kademede yükseltme girişimi de niceliğin yükselişinde etkendir.
Okuma ve yazma bilme ihtiyacı temelde şehir kültürüyle doğrudan ilişkilidir. Aynı zamanda insanlık tarihi boyunca okuma ve yazma bilmek, belli bir azınlığın elindeki bir imtiyaza karşılık gelmektedir. Modern ulus devletin okuma ve yazmayı köylere kadar yaygınlaştırmak istemesi, insanların daha eğitimli olması amacını taşıyor gözükse de kitle toplumunu kontrol altında tutmanın ideolojik arka planıyla da ilişkilidir. Kendi geleneğinde şifahi kültüre sahip bir köy ya da göçebe hayatında okuma yazma bilmenin ne kadar gerekli olduğu, hangi ihtiyaçları karşılayacağı tartışmalı konulardır. Batı ya da batı dışı modernleşmelerin tamamında okullaşmanın modernleşmenin en önemli alt süreçlerinden biri olduğu tespit edilebilir. Okuma ve yazma bilmek, kamuoyu oluşumunu sağlayan enformasyonlara muhatap olmak, vatana aidiyeti kendi sınırlarındaki bir hayat alanının ötesine taşımak gibi anlamlara da sahip olmuştur. Aslında okuma ve yazma öğrenmek ortalama bir insan için kısa zaman alsa da okula gitme yaşının olabildiğince aşağıya çekilmesi ve zorunlu eğitim süresinin olabildiğince arttırılması, zorunlu eğitimle ilgili tartışmalarda özellikle öne çıkan konulardır.