Tahkîk kelimesi, İslam düşünce tarihinde daha ziyade Fahreddin Râzî ve sonrasında yaygın olarak kullanılan hatta “muhakkikler çağı” denilmeyi hak edecek şekilde döneme adını veren bir yöntemi ifade eder. Tehânevî’nin müteahhirûn dönem kaynaklarına dayanarak hazırladığı Keşşâfu ıstılâhâti’l–funûn ve’l–ulûm adlı eserinde “tahkik ehli şöyle der”, “bunun tahkiki şudur” ve “meselenin tahkiki şudur” gibi kalıp ifadelerde tahkik kelimesi yüz elliden fazla yerde kullanılır. Aslında tahkik terimi, tedkîk, tahrîr ve takrir gibi terimlerin de bulunduğu bir ıstılahlar öbeğinin parçası olarak istihdam edilir. Bir terim olarak ele alındığında tahkik, bir meseleyi deliliyle bilmek şeklinde açıklanır. Nitekim Tehânevî, tahkik maddesinde muhtelif kaynaklardan alıntı yaparak üç anlam sayar. Buna göre
(i) âlimlerin örfünde tahkik, meseleyi delil ile ispat etmek;
(ii) sûfîlere göre ilâhî isimlerin sûretlerinde Hakk’ın zuhûr etmesi;
(iii) kırâat âlimlerine göre her bir harfe hakkını vermektir.
Tehânevî, hem tahkik maddesinde hem de tedkîk maddesinde tahkik ve tedkikin tanımını birlikte verir: Delilin delille ispatı tedkik, meselenin delille ispatı ise tahkikdir. Bu anlamıyla tahkik ve tedkik faaliyetini yapanlara muhakkik ve müdakkik denir.