Hakikat Eleştiriyle Yaşar: Bilimcilik, Kavramcılık ve Eleştirel Ufuklar

Yasin Ramazan

Yasin Ramazan



Hakikate Karşı Tutumlar

Hakikat kelimesi iki yönlü kullanılır: Bir yandan “doğru”ya işaret eder, diğer yandan “nihâî gerçek” olana. Bu yazıda hakikati, “neyin gerçek olduğuna dâir doğru inanç ve yargılara sahip olmak” şeklinde evrensel bir tanımla kullanacağım. Bu tanımda hakikat kelimesinin aşkın anlamı açıktır. Yani hakikat, burada zihnimizden bağımsız gerçekleri ve bizim bilmemize bağlı olmayan doğruları ifade ediyor.

Günümüz entelektüel ikliminde, benim adlandırmamla “hakikat bekçiliği” yapan tutumlar görürüz. Bunlar, yüzeyde eleştirel gibi görünen ama gerçekte kendi mutlakçı yaklaşımlarına körleşmiş tutumlardır.

Hakikat bekçiliğini iki özelliğinden tanırız: Tanımlanan birtakım olguların gerçekliğini veya ileri sürülen yargıların doğruluğunu eleştirel bir tavır olmadan sahiplenirler ve hakikat tutumlarını mutlak doğru olarak alırlar. Hakikatin bekçiliğini yapanlar, eleştirel tavır içinde olmazlar. Bu hem başkalarından gelen eleştirileri çeşitli nedenlerle kulak ardı etmelerini hem de kendi hakikat anlayışlarına ve ondan doğan gerçeklere ve doğrulara eleştirel yaklaşım geliştirmediklerini ifade eder. Eleştiri, onlar için dışarıdan bir ses veya içeriden bir çatlak anlamına gelir. Tutumlarını dışarıdan eleştirenler ya onları anlamayan cahiller veya onlara düşmanlık eden kötü niyetliler olarak nitelendirilir. İçeriden gelen eleştiri ise hakikate karşı işlenmiş bir suç olarak görülür. Daha da ileri gidilirse eleştiri, ihanet olarak adlandırılacaktır.

Belli bir hakikat anlayışının eleştiriye kapatılarak sıkı sıkıya korunması, onun mutlaklaştırılması sonucunu doğurur. Burada hakikatin kendisinin mutlak olduğu inancıyla da hareket ediliyor olabilir. Ancak hakikat bekçiliğini doğuran bu değildir. Kimi hakikat bekçileri mutlak anlamda bir hakikatin olmadığını da savunmaktadırlar. Hakikat bekçileri, hakikate dâir tutumlarını yani kendi izledikleri yöntem veya yaklaşımı mutlaklaştırırlar. Bu yüzden eleştirilemez, dokunulamaz, sorgulanamaz doğrular onların yöntemleriyle ortaya çıkan doğrulardır. Onların tanımladıkları ve onayladıkları yöntemler dışında hakikate erişiminiz yoktur.

Hakikat bekçiliği, kişinin hakikatin peşine düşmesini engellemektir. Bu yüzden tanınmalı ve bilinmelidir. Hakikat, eleştiriyle kurulan bir ufuktadır: Hem aşkın metafizik gerçeklerin sorgulanmasını hem de doğruların toplumsal, tarihsel ve epistemik bağlamlarda yeniden sınanmasını gerektirir. Yalnız eleştiri burada başkalarının hatalarını aramaktan ibaret değildir; doğruya daha yakın kuramları, yöntemleri ve kavramları birlikte inşâ etme çabasını gerektirir. Yani eleştiri, hakikat için başkalarının deneyim ve görüşlerinden faydalanmayı ifade eder.




Makalenin devamını okumak için Abone Olun