İnsan: Nerede Başlar ve Nerede Biter?

Emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik onlar bu emaneti yüklenmek istemediler, ondan korktular da onu insan yüklendi. Şüphesiz ki insan çok zalim ve çok cahildir. Ahzâb Suresi, 72    İnsanın, insan olma vasfının ne zaman ve nerede başladığı sorusu felsefe, tıp, hukuk, etik gibi çeşitli ilim dallarında farklı cevaplar bulur. Hatta bu ilimlerin kendi […]

İnsan Üzerine

1.Karşı karşıya kaldığımız bütün sorular ve sorunlar insanla başlar, insanla devam eder ve insanda/la biter. Varlık ve oluş kadar bilgi ve değer de insanda ve insanla hakikatini bulur. İlim, sanat, siyaset, hukuk, ahlâk sadece insan eseri değildir; insanın temâyüz etmesinin yollarını temsil ederler. İnsan kendisini ilimde, siyasette, hukukta, ahlâkta sunar; hem kendisine hem de kendisini […]

Haz, İktidar ve Tüketim Kıskacında Modern İnsan

Düşünce tarihinin ana konularından biri insandır. Tüm bilim ve düşünce geleneklerinde ortak bir sorunlar öbeği olduğu hatta çeşitli yollardan birbiriyle irtibatlı olan muhtelif geleneklerde bir sorun sürekliliği bulunduğu görülmektedir. Bu bağlamda tüm geleneklerde (i) insanın yapısı yani ruh-beden ayrımı ve ilişkisi, (ii) insan idrâkinin mahiyeti ve sınırları, (iii) insan yetkinliğinin ne olduğu ve hangi şartlarda […]

Cevâmiu’l-Kelîm: İbnü’l-Arabî’nin Dünya Görüşünde İnsan ve Âlemdeki Konumu

Bir dindarlık hareketi olarak başlayan tasavvuf geleneğinin zaman içerisinde sistematik bir din ve dünya görüşünü de geliştirdiği görülür. Bu görüş çerçevesinde tasavvuf geleneği özgün bir varlık, bilgi ve değerler tasavvuru önerir. Bu bağlamda Tanrı-âlem ve insana dair kadim felsefî problemlere çözümler sunar. Tanrı’nın zatının tek ve mutlak gerçeklik olması ve âlemin ise bu gerçeklikten kaynaklanmakla […]

Keşşâfu Istılâhati’l-Fünûn ve’l-Ûlûm’dan “İnsan” Maddesi

İmam Râzî et-Tefsîrü’l-kebîr’de yüce Allah’ın “De ki: Ruh, Rabbimin bir işidir” sözünün tefsirinde şöyle demiştir: Bil ki zarûrî bilgi, işte burada, insanın “ben” sözüyle işâret ettiği bir şeyin bulunmasıyla meydana gelir. İşaret edilen şey ya cisim olur ya araz olur ya bu ikisinin toplamı olur ya bu ikisinden başka bir şey olur ya da bu […]

İbn Sînâ, Kitâbü’n-Nefs

İslam felsefesi ve düşünce geleneğinin en belirgin şekliyle varlık kazandığı ve yetkinliğine ulaştığı dönemin kozmolojisinde, Tanrı ve akıllar gibi sabit, değişmez, gayrı maddî ve gayrı cismanî varlıklar ile hareketli, maddî ve cismanî varlıklar arasında ikili bir ayrım yapılmaktaydı. Nefs, bu ikili ayrım bağlamında evrendeki sabit, değişmez, gayrı maddî ve gayrı cismanî varlıklar ile hareketli, maddî, […]

Hümanizm Üzerine’den Seçmeler

İnsan günün birinde yine Varlığın Yakınına gelebilecek olursa, öncelikle isimsiz olarak varolmayı öğrenmeli. O, hem kamusallık tarafından baştan çıkarılmayı hem de kişiye özgü olanın güçsüzlüğünü aynı şekilde bilmeli. İnsan konuşmadan önce, Varlığın talebini duymalı ve bu talep karşısında kendinin pek az veya nadiren bir şey söylemeye hakkı olduğu tehlikesini bilmeli. Ancak böyle olduğunda söze kendi […]

Modern Seküler Hümanizm ve Yeni-Hümanizm Bağlamında İnsanın Konumu

En genel anlamıyla hümanizm, hakikatin bilinmesinde referans noktası olarak insan aklının merkeze alınmasıdır. Kökenleri itibariyle Antik döneme, Sofistlere kadar geri götürülebilen hümanizm, Protagoras’ın insanın “her şeyin, varolan şeylerin varolduklarının, varolmayan şeylerin varolmadıklarının ölçüsü” olduğu yönündeki ünlü sözü ile karakterize olunabilir. Hümanizme yönelik söz konusu arka plan dikkate alındığında, hümanizmin köken itibariyle de her türlü hakikat […]

İnsan Doğasını Ahlâkîleştirme Ne Demektir?

Bu sorun insan türünün çözeceği hem en güç hem de en son sorundur. Sorundaki düşünceden açıkça belli olduğu gibi güçlük şuradadır: İnsan türdaşları arasında yaşadıkça bir yöneticiye ihtiyaç duyan bir hayvandır; çünkü türdaşlarıyla ilişkisinde insanın özgürlüğünü kötüye kullandığı kuşku götürmez. Üstelik, akıllı bir yaratık olarak herkesin özgürlüğüne sınır çekecek bir yasayı istese bile, gene de […]

Bana Benden Haber Ver.. Kend’öz Üzerine

İnsan hem tabiatta hem de hayatta yaşayan bir var-olan. Daha yalınlaştırırsak hem yeryüzünde hem de şehirde(toplumda). Bu iki yapıyı terkip ederek her insan kendi dünyasını kurar. Dünya, bu nedenle, katmanlı bir yapıdır. Bu yapı iç-içe geçmiş küreler gibi düşünülebilir. En dışta, sınırları müphem olsa da Evren var; dolayısıyla insan, en nihayetinde sıfır noktası büyük patlama […]