Pragmatik estetik, sanatı anlama ve değerlendirmede sadece alternatif bir yaklaşımı değil aynı zamanda söz konusu alanı yeniden düşünmeye yönelik yeni bir yol ve başlangıcı temsil eder. Bu yaklaşımın hedefinde insan deneyiminin tüm boyutlarıyla ele alınması gerektiği düşüncesi yatar. Zira pragmatik estetik, deneyimin yalnızca zihinsel veya soyut yönlerini değil duygusal, bedensel ve toplumsal görünümlerini de kapsayan bütüncül bir anlayışı benimseyerek insan hayatında ikamet eden imkânların en değerli ve anlamlı biçimini benliğin inşasına sunar. İnsan, sahip olduğu yaratıcı ve duygusal kapasiteyi estetik bir ifade biçimine dönüştürerek hem kendini gerçekleştirir hem de yaşadığı dünyayı dönüştürme imkânı bulur. Estetiğin bu dönüştürücü deneyim temelinde ele alınması, özellikle idealizmin arka plana atarak önemsizleştirdiği insan bedenini, onun ahlâkî ve estetik seçimleri ile bilgi–dışı birçok öğeyi gündeme getirmesi açısından son derece önem arz eder. Zira pragmatik açıdan estetiğin temel konusu ve amacı, insan benliğinin ve onun deneyim yoluyla nasıl biçimlendiğinin anlaşılmasıdır. Estetik, bu bağlamda insanı anlama ve ona dokunmanın en incelikli yollarından biri olarak ortaya çıkar.
Pragmatizme göre estetik deneyim, yalnızca bir nesnenin güzelliğini ya da formunu pasif biçimde algılamayı değil aynı zamanda yaşama yerleşmiş, tarihsel ve kültürel bağlamda şekillenmiş etkin süreçlerin fark edilmesini içerir. Bu yönüyle estetik, durağan bir beğeni alanı değil canlı ve etkileşimli bir süreçtir. Estetik, ister insan psikolojisinde temellenen algısal bir mesele olarak anlaşılsın isterse kültürel boyutta yorumlansın her durumda gündelik yaşamı anlamlandırmaya ve değerlendirmeye yöneliktir.